Hem yüzmede, hem akademide başarıdan başarıya koşuyor.
Avrupa Gençler şampiyonu, Akdeniz Oyunları 3.’sü, Avrupa Büyükler kısa kulvar 3.'sü, Türkiye rekortmeni. Sportif başarısının yanı sıra Harvard'dan yüzde yüz bursla kabul alan tek yüzücü Ümitcan Güreş, arkadan gelenlere en güzel örnek oldu.
Hem yüzmede, hem akademide başarıdan başarıya koşuyor.
Avrupa Gençler şampiyonu, Akdeniz Oyunları 3.’sü, Avrupa Büyükler kısa kulvar 3.’sü, Türkiye rekortmeni. Sportif başarısının yanı sıra Harvard’dan yüzde yüz bursla kabul alan tek yüzücü Ümitcan Güreş, arkadan gelenlere en güzel örnek oldu.
Onun Harvard’a kabul edilmesinden sonraki süreçte 30’u aşkın yüzücü 3’ü IVY Leauge Üniversitesi olmak üzere ABD’nin en iyi üniversitelerinden kabul aldı.
Peki hem yüzme de hem akademide başarılı olmanın sırrı ne? Ümitcan ve antrenörü kadar ailesinin de bu işte çok büyük payı var. Sevgili Ümitcan’ın annesi Yıldız ve babası Mehmetcan’ın anlatımları ve başarılı gencimizin onları tamamlayan bu güzel röportajın yüzme dünyasındaki ailelere ve sporculara çok şey katacağını düşünüyoruz.
YILDIZ VE MEHMETCAN GÜREŞ
Ümitcan yüzmeye nerede, nasıl başladı? İstekli miydi?
Ümitcan yüzmeye Marmara Kolejinde başladı. İlkokul 1. sınıfta ayda 2 saatlik zorunlu yüzme dersi vardı. Yüzme dersinde beden eğitimi öğretmeni Ümitcan’ın yüzme stilini beğenerek yüzme takım koçunu derse davet eder ve birlikte Ümitcan’ı izlerler. Ders sonunda takım koçu Ümitcan’ı yanına çağırıp hafta sonu aile ile görüşmek istediğini belirtir. Hafta sonu koç ile görüşmemizde Ümitcan’ın tekniğinin çok iyi olduğunu ve onu okul takımına almak istediğini bizlere söyledi. Biz kararı Ümitcan’a bıraktık ve o da takıma katılmaya karar verdi. Yüzme için çok istekliydi. İlk 2 yıl hafta sonları antrenman yaptılar. 3. sınıftan itibaren haftada 3, 4. Sınıftan itibaren haftada 7 ve 5. sınıftan sonra haftada 9-10 antrenman yapmaya başladılar. Bu sporu istemeden yapmak pek mümkün değil.
Yüzmede başarılı olacağını ne zaman anladınız? Onu nasıl teşvik ettiniz?
Antrenmanlarını seyrederken sürekli izlediğimiz şey, önde giden ve kendinden büyük yüzücüleri yakalamaya ve hatta geçmeye çalışmasıydı. Bu onun bu işi ne kadar ciddiye aldığının göstergesiydi. Hem hırslı olması, hem de centilmen olması, havuz içinde rakip, havuz dışında arkadaş ve dost olması gerçek bir sporcu olması için yeterli kriterlerdi.
Ayrıca 3. sınıfta 6 özel okulun ortaklaşa kurdukları okullar arası yüzme liginde 4 dalda birincilik alması, yine aynı yıl Türkiye Yüzme Federasyonunun başlattığı Olimpik Kulaçlar programında 3 dalda Türkiye birinciliği, 1 dalda da Türkiye 2. alması ileride başarılı olabileceğinin bir göstergeydi.
Teşvik etmek için özel bir çabamız olmadı. Yüzmeyi kendisi istiyordu. Daha çok engel olmadık diyebiliriz. Her konuda onun fikrini aldık, kendi fikirlerimizi de ortaya koyduk. Kararları onun vermesini istedik. Yaptığımız saadece onu desteklemek ve kararlarına saygı duymaktı. Destekten kasıt, yılda en fazla 10 gün tatil yapabilmek, resmi ve milli bayramlarda antrenmanlara devam etmek, sabah 5’te antrenmanda olmak vb. gibi.
Biliyoruz ki bir sporcunun başarılı olabilmesinin 3 sacayağı vardır: Sporcu, antrenör ve aile. Bunlardan bir tanesi eksik ise başarı olmaz.
Aile olarak bu bizimde ilk kez karşılaştığımız bir durum. Ümitcan ile birlikte bizde eğitildik, bizde öğrendik. Eğer antrenörünüz iyi bir antrenör ise onun işine karışılmayacağını, ona güvenmeniz ve koşulsuz destek vermeniz gerektiğini, sabahın 3’üne antrenman koysa dahi yapmanız gerektiğini, kutuplara kampa götürse dahi ona destek olmanız gerektiğini öğrendik. Yarış bittiği anda başarı veya başarısızlığı önce antrenör ile paylaşması gerektiğini öğrendik. Tüm yüzücülerin yarışlarının %40-45’inin hayal kırıklığı ile sonuçlandığını öğrendik. Bu nedenle başarıda ve başarısızlıkta her zaman arkasında durduk ve onu koşulsuz destekledik.
Milli takıma girmesiyle birlikte yoğun antrenman programını nasıl yönettiniz? Okuluyla birlikte bu yoğun programı yürütmesinde sizin katkınız ne oldu?
Ümitcan sporda olduğu kadar akademik olarak da başarılı oldu. Antrenörü Alman Lisesi gibi zorlu bir okulun sportif başarısını etkilemesinden endişeleniyordu. Öte yandan Alman Lisesi de yoğun antrenman programından dolayı okul başarısının düşeceğinden endişeleniyorlardı. Biz ise hem sporda hem de okulda başarılı olacağından emindik. O nedenle her ikisini de birlikte yürütecek dedik ve geri adım atmadık.
Haftada 3 sabah, 6 akşam olmak üzere 9, bazan 10 antrenman programı vardı. Sabah antrenmanlarında saat 4:30’da kalkıp hafif bir kahvaltı hazırlayıp ardında 4:50’de evden çıkıp Ataşehir’den Fenerbahçe’ye havuza götürüyordum. Antrenman boyunca orada dışarıda soğukta bekliyordum. Saat 7:00’de antrenmandan çıkınca hızlıca 7:10 vapuruna yetiştirip ardından işe yetişmeye çalışıyordum. Öğleden sonra okul çıkışı arkadaşları sinema tiyatro veya eğlenceye giderken Ümitcan kendi olanaklarıyla kulübe geri dönüp 5:00’deki antrenmana yetişiyordu. Akşam 8:00’de ben onu kulüpten alıp yoğun trafikte 40-45 dakika zaman harcayarak eve getiriyordum. O yorgunlukla yemek yiyip ardından uykuya geçerdi.
Ümitcan’ın ders çalışmak için fazla zamanı olmadığından derslerde başarılı olabilmesi için dersi derste dinleme ve öğrenme metodunu geliştirmişti. Sabah antrenmanında havuzda olduğu için okulda öğrenme algıları açık oluyor ve dersi derste dinleyerek ve derse aktif katılarak – ki bu Alman Lisesindeki bütün hocalarının ortak söylemiydi – öğreniyor ve bu sayede akademik olarak da başarılı oluyordu.
Tek sıkıntısı sosyal yaşamdan uzak kalmasıydı. Bunu da hafta sonları ve bazı akşamlar okul arkadaşlarıyla sosyalleşerek dengelemeye çalışıyordu.
Ümitcan’ın yurtiçinde ve yurtdışındaki yarışmalarına siz de gider misiniz/gider miydiniz?
Yurtiçindeki tüm şampiyonalara katılıyoruz.
Yurtdışında son 6 yıldır birçok önemli organizasyonlara anne ve baba olarak bizde katıldık ve onu destekledik. Bunlardan bazıları şöyle:
-Gürcistan’da Avrupa Gençlik Olimpiyatları – EYOF
-Yunanistan’da COMEN yarışları
-Macaristan’da Avrupa Gençler Şampiyonası
-İsrail’de Avrupa Gençler Şampiyonası
-Amerika’da Dünya Gençler Şampiyonası
-Danimarka’da Avrupa Büyükler Kısa Kulvar Şampiyonası
-İspanya’da Akdeniz Oyunları
-Glasgow’da Avrupa Büyükler Şampiyonası
-Güney Kore Dünya Yüzme Şampiyonası
-Glasgow Avrupa Büyükler Kısa Kulvar Yüzme Şampiyonası
Sporcu ailesi olarak bu yoğun programın yürütülmesi sırasında iş arkadaşlarınızdan, şirketinizden Nasıl destekler gördünüz?
İş arkadaşlarımız ve şirketimiz her zaman yanımızdaydı. Yarışlara gittiğimizde gerek bireysel, gerek mail ve telefonla ve gerek sosyal medyadan başarı dileklerini ileterek bizleri desteklediler, sevincimizi paylaştılar. Bizler kadar onlar da Ümitcan ile gurur duydular ve bunu her zaman hissettirdiler.
Ümitcan’ın başarıları hakkındaki hisleriniz
Başarı ve başarısızlık. Bu iki duygudan da bahsetmeliyiz. Öncelikle ülkemizde yüzme sporu Avrupa ve dünya sıralamasında çok gerilerde. Şu ana kadar Avrupa ve dünya genelinde gençler ve açık yaşta alınmış madalya çok az. 2017’ye kadar Avrupa gençlerde Derya Büyükuncu ve Ediz Yıldırımer dışında madalya alan yüzücümüz yoktu. Büyüklerde ise final yüzüyor olmak bile çok büyük başarı. Ümitcan ülkemize 3. kez altın madalya kazandırdı. Bu madalyanın bir özelliği de sprinter olarak kazanılan ilk madalyaydı. Böylesine nadir kazanılan bir madalyayı ülkemizden bir yüzücünün alması ve o yüzücünün sizin oğlunuz olması tarifsiz bir heyecan ve mutluluk veriyor. O an koşup havuza atlayıp oğlunuza sarılmak ve onu tebrik etmek istiyorsunuz ama diskalifiye edilme korkusu bunu engelliyor. O an oğlumuzla ve antrenörümüzle gurur duyuyoruz. Madalya töreninde İstiklal Marşımız çaldığında sevinç gözyaşlarına boğuluyorsunuz. Bu güzel haberi eş dost akraba ve arkadaşlarla bir an önce paylaşmak ve onların da sevgi yumağına dahil olmasını istiyorsunuz. Birde, 23 yıldır kırılamayan Derya Büyükuncu’ya ait 100m sırt rekorunu kırdığında inanamayıp gerçek mi diye defalarca rekor sayfasına bakıyorsunuz.
Başarı kadar başarısızlıkta sporda var. Dünya veya Avrupa şampiyonasına an azından bir madalya beklentisi ile katılıp da madalya elde edemeyince oğlunuzun yaşadığı hayal kırıklığı ve üzüntüyü görünce siz ondan daha çok üzülüyorsunuz. Hayır hayır madalya alamadığı için değil, oğlunuz üzüldüğü için üzülüyorsunuz. Hiçbir anne baba evladının üzülmesini istemez.
Ümitcan bize hiç beklemediğimiz anlarda hep sürprizler yaptı. Sanırım en güzeli de bu.
Sporcu ailelerine önerileriniz neler?
Antrenörümüz sporlar 2’ye ayrılır; su sporları ve diğerleri der. Su sporları da 2’ye ayrılır; Yüzme ve diğerleri der. Bu söylem yüzme sporunun tüm spor dalları içerisinde en zor spor dalı olduğunu belirtmek için söylenmiştir.
Sporcu başarısında en önemli ayak ailedir. Aile olmadan başarılı olmak hemen hemen imkansızdır. Ailenin sporcuyu koşulsuz maddi ve manevi olarak desteklemesi, bıkmadan usanmadan antrenmana götürmesi şarttır.
Okul ve spor birlikte yürütülebilir. İkisinden de vazgeçirmeyin. Vazgeçirmeye çalışanları dinlemeyin.
Ümitcan 7 yaşında yüzmeye başladığında yüzme takımı 18 kişiydi. Zaman içerisinde bir çoğu bıraktı ve geriye 4 sporcu kaldı. Bu 4 sporcudan 3’ü Amerika’nın önde gelen üniversitelerinde %100 burslu okuyorlar.
İyi bir yetenek iyi bir antrenörle buluşunca başarı gelir.
ÜMİTCAN GÜREŞ
Okul ve spor hayatınızı anlatır mısınız?
Alman Lisesinden mezun oldum. Okulda sanırım en iyi yaptığım şey dersi derste dinleyerek öğrenmek oldu. Antrenmanlardan ve trafik çilesinden dolayı çok fazla ders çalışmaya fırsat bulamıyordum. O nedenle zamanın değerli olduğunu biliyordum ve bunu en iyi şekilde dersi dinleyerek ve aktif olarak derse katılarak başarıyordum. İnanın çoğu zaman ders çalışamadan sınavlara giriyordum ve sınavlarda başarılı oluyordum.
Spor hayatım ise haftada 3 gün sabah 4:30’da kalkıp havuz çantamı hazırlayıp annemin hazırladığı hafif kahvaltıyı yaptıktan sonra evden Fenerbahçede bulunan kulüp havuzuna gitmekle başlıyor. 5:30’da suya girip 7:00’de sudan çıkıp okula gidiyorum. Okuldan çıktıktan sonra tekrar Fenerbahçeye kulüp havuzuna gelip 2 saat yüzüp ardından 1 saat yoğun kara antrenmanı yapıyorum. Haftada 9-10 antrenman bu tempoda geçiyor. Antrenman bitiminde tek düşüncem eve gidip uyumak oluyor.
Son 6 yıldır kısa adı WADA olan Dünya Anti-Doping Ajanının kontrolündeyim. 7×24 nerede olduğumu WADA’ya bildirmek zorundayım. WADA herhangi bir yerde ve herhangi bir zamanda bana ulaşıp doping için numune alabilir. Bana ulaşamadıkları anda spor hayatım tehlikeye girebilir. Bu da sosyal anlamda yaşamı mı etkiliyor. Anlık karar verip bir yere gidemiyorum. En az 24 saat öncesinden gideceğim yeri WADA’ya bildirmek durumundayım.
Okulla birlikte yoğun antrenmanları yürütmekte zorlandığınız oldu mu? Bu zorlukları nasıl aştınız?
İstanbul’un trafik sorunu sanırım en büyük problemdi. Antrenmandan çıkıp okula koşturarak gitmek, okuldan çıkıp antrenmana koşturarak yetişmeye çalışmak, yetişemeyince veya trafik nedeniyle geç kalınca antrenörden ceza almak – ki genelde ya antrenmandan atılmak yada daha fazla yüzmek olurdu – pek hoş olmuyordu.
Kamp ve yarış dönemleri nedeniyle ortalama her dönem 40-45 iş günü okula gidemediğim günler oluyordu. Bu dersleri ve sınavları kaçırmam demekti. Sınavı kaçırdığımda yerine aldığım make-up sınavları normal sınavlardan çok daha zor oluyordu. Bu da daha fazla ders çalışmamı gerektiriyordu. Ancak arkadaşlarım ve hocalarım bana bu konuda inanılmaz destek verdiler.
Antrenörüm Fatih Yıldırım antrenman konusunda hiçbir sporcusuna ayrıcalık tanımaz. Havuzda oldukça disiplinlidir. Planlı ve sistemli çalışır. Yıllık bazda planlarını yapar ve sezon başında bunu bizlerle paylaşır. Takip ettiği sistemi de planlarına yansıtır. Antrenmanlar genelde yorucu ve zorlayıcıdır ama bizler sistemi ve antrenörümüzün planlarını sezon başından itibaren bildiğimiz için antrenmanları yürütmekte pek zorlanmayız. Başarımdaki en büyük etken antrenörüm Fatih Hocamın yaptırdığı doğru ve sistemli antrenmanlardır. O Türkiye sınırlarını aşabilen çok değerli bir antrenördür. Hedefini Türkiye şampiyonalarından çok daha öteye Avrupa ve Dünya’ya açılmak olarak belirleyip bunu bize de aşılamasaydı bugün bu başarımız olamazdı.
Başarınızda ailenizin rolü neydi?
Onların desteği ve katkısı olmasa bugün bu başarılarım olmazdı. Beni hiçbir konuda engellemediler. Hiç yalnız bırakmadılar. Kararlarıma saygı duydular. Hayatım okul havuz ve ev üçgeninde geçiyor. Sürekli kamplarda ve yarışlardayım. Sosyal hayatım kısıtlı oluyor. Her antrenmanda 2- 2.5 saat iki duvar arası gidip gelmek pek akıl karı değil. Bir iki kez bırakmayı düşündüm. Ailem kararıma saygı duydu ancak bunca yıllık emeğimi ve bu başarıyı yakalamışken ve daha ileriye gidebileceğimi söyleyerek tekrar düşünmemi söylediklerinde onlara hak verdim ve bırakmaktan vazgeçtim. Bıraksaydım bugün Avrupa şampiyonu olamazdım ve Harvard hayallerimde kalırdı.
Gelecek hedefleriniz neler?
Harvard Üniversitesi’nde ekonomi okuyorum. Mezun olduktan sonra Amerika’da öncü bir finans kuruluşunda çalışmayı hedefliyorum.
Sportif olarak öncelikle 2021 Tokyo olimpiyatlarına katılma barajını geçmek ve ardından 2024 Paris olimpiyatlarında final yüzebilmek ve madalya almak için çalışıyorum,
Bu dönemde de Harvard Üniversitesi yüzme takımıyla Amerikan Üniversiteler arası yüzme liglerinde (IVY ve NCAA) başarılı olmak, saadece avrupa ve dünya şampiyonalarına katılmak değil, oralarda final ve kürsü görmektir.
Ülkemizde de Türkiye şampiyonalarında da kulübüm Fenerbahçe’yi en iyi şekilde temsil etmek istiyorum.
Dokuzuncukulvar olarak Ümitcan Güreş’in daha da büyük başarılara imza atacağına eminiz.