Spor eğitimle var olmalı
Mesut Erdoğan, "Spor için eğitim asla ikinci plana atılmamalı. Okullar kulüpten sporcu almamalı, yetiştirdikleri sporcuları kulüplere gönderilmeli"
Spor eğitimle var olmalı.
Mesut Erdoğan, “Spor için eğitim asla ikinci plana atılmamalı. Okullar kulüpten sporcu almamalı, yetiştirdikleri sporcuları kulüplere gönderilmeli”
” Eğitimleri ve spor yaşamları arasında zorlanmayan çocuklar için okulda sporla zaman kullanımı çok avantajlı hale gelir. Çocuğun gelişimi akademik eğitimi ve sportif performansı birlikte değerlendirilmelidir. Bu ancak okul sporlarının gelişmesi ve kulüplere entegrasyon ile sağlanabilir”
Yıllardır yetiştirdiği yüzücüleri Fenerbahçe Spor Kulübü’ne entegre eden Özel Sezin Okulu yüzme koordinatörü ve Fenerbahçe Yüzme Kulübü antrenörü Mesut Erdoğan’dan Türkiye’deki eğitim ve spor sistemi üzerine harika tespitlerle dolu bir yazı:
“Türkiye yaklaşık 17 milyon ilk ve orta öğrenim öğrencisi ve 20 milyon genç nüfusla çok önemli bir potansiyele sahiptir. Ulusal ve uluslararası seviyede sporcu yetiştirebilmek için bu potansiyelin ve mevcut kaynakların etkili kullanılması ve uzun bir sürece yayılmış, iyi planlanmış bir sistem oluşturulması gerekir. Sporda başarı için; yoğun disiplin içinde küçük yaşlarda başlayıp uzun yıllar sürdürülmesi gereken kapsamlı bir program içinde çalışmalar planlanmalı ve sürdürülmelidir. Ancak uygulamada hepimizin gördüğü, ülkemizde profesyonelce takip edilen sağlıklı ve başarılı sporcular yetiştirebilecek organizasyonların eksiklerinin olduğudur.
Dünyada okullardan elit sporlara ve profesyonel kulüplere, alt yapısı oluşturulmuş sporcu geçişleri sistematik olarak sağlanırken, ülkemizde ise maalesef kulüp alt yapılarında ki sporcular, eğitim hayatlarında avantajlar ve burslar sağlayabilmek için sportif performanslarını kullanmaya çalışmaktadır. Yurt dışında, burs kazanmak ve bölüm seçimi gibi avantajlar üniversite yıllarında devreye girerken, ülkemizde ise çok erken yaşlarda çocuklar sportif başarılarına göre eğitim hayatlarını yönlendirmek mecburiyetinde kalmaktadırlar.
Bu sistem, sporculara erken vadede burs olarak artı yönde dönse de, istenmeyen sonuçlar da doğurur. Birincisi, çocuklardan daha erken yaşlarda daha ciddi başarılar beklendiğinden yaşa uygun antrenman ilkelerinden taviz verilmesi gerekir. Çocuğun fiziksel ve psikolojik gelişimi olumsuz etkilenir. İkincisi, tesisleri olan okulların potansiyellerini tam anlamıyla kullanamamalarıdır. Bu okullar ve eğiticiler daha küçük yaşta çocuk yetiştirmeye yeterince odaklanmayıp, kulüp alt yapılarından burslar ile alt yapısı tamamlanmış, yarışma düzeyine gelmiş performansı yüksek sporcuları bünyelerine katarlar. Üçüncüsü ise öğrenim hayatında zorluklar yaşayan fakat sportif performansı yüksek olan sporcuların, sadece sportif performansa bağlı olarak burslarının devam ettirilmesi ve eğitimin ikinci plana atılmasıdır.
Spor, büyüyen çocuğun fiziksel gelişiminin yanında psikolojik ve sosyal yönden de ilerlemesine katkıda bulunur. Özgüven ve sorumluluk duygusu artar, yardımlaşma ve birlikte hareket edebilme öğrenilir. Düzenli fiziksel aktivite ile çocuğun kuvvet ve dayanıklılığı da artar. İlk yıllarda spor bütüncül olarak ele alınmalıdır. Çocuğun gelişimi akademik eğitimi ve sportif performansı birlikte değerlendirilmelidir. Bu ancak, okul sporlarının gelişmesi ve kulüplere entegrasyon ile sağlanabilir. Yaş ilerledikçe, performans ve spor başarısı söz konusu olduğunda, daha profesyonel bir alt yapıya ihtiyaç olur. Bu nedenle okul sporcularının elit spor kulüplerine entegrasyonu sağlanmalıdır. Okul sporlarında eğiticilik prensibi başta gelmektedir. Elit spor dallarının birincil ilkesi olan seçicilik kriteri okul sporlarında çok daha esnek uygulanmalı ve böylece daha büyük bir potansiyel oluşturulmalı, daha geniş kitlelere ulaşılmalıdır.
Mümkün olduğunca çok sayıda öğrenci okullarda daha konforlu ve kolay şartlarda ulaşabilecekleri, ilgilerini çeken ve eğitmenler tarafından seçildikleri spor dallarına yönlendirilmelidir. Eğitimleri ve spor yaşamları arasında zorlanmayan çocuklar için, zaman kullanımı böylece çok avantajlı hale gelir. Özellikle büyük şehirlerde, okulları dışında spor yapmaya çalışan öğrencilerin fiziksel ve ruhsal yıpranmaları böylece engellenmiş olur. Bu planlama ile çocuğun beslenmesine, uykusuna, öğrenim başarısına yeterli zaman ve enerjisi kalır. Böylece çocuk hem eğitim hem spor alanında tüm yetenek ve potansiyelini kullanır. Aileler için ‘Okul mu? Spor mu?’ sorusu ortadan kalkar. Devamlılık ve istikrar sağlanır. Bu şartların tamamının profesyonel spor kulüplerinin alt yapıları ile sağlamak mümkün değildir. Çünkü bir çocuğun performans sporuna hazırlanması en az 6-7 yıl süren uzun bir süreçtir. Bu süreyi çocuğun eğitiminden bağımsız olarak planlamak yukarıda da belirttiğimiz nedenlerden dolayı gerçek yaşamla birkaç istisnai örnek dışında bağdaşmaz.
Paylaştığımız bu prensipler ve ilkeler ışığında bizim nasıl bir sistemle ilerlediğimize gelince. Özel Sezin Okulu Yüzme Takımları ile Fenerbahçe Spor Kulübü Yüzme Şubesi arasında ortak planlanan Okuldan Kulübe Sporcu Entegrasyonu programı uzun yıllardır başarı ile sürdürülmektedir. Birçok sporcu; okul alt yapısı ve tesislerinde yetiştirilip, yarış performans yaşına geldiklerinde kademeli olarak kulüp tesislerine ve eğiticilerine geçiş sağlanmaktadır. Yıllar içinde deneyimleyerek geldiğimiz noktada sistem şu şekilde işlemektedir. Çocuklar ana sınıfı ve 1. sınıfta yüzme derslerinde gözlemlenip istekli ve yetenekli olanlar saptanıp aile ile paylaşılarak 2. sınıftan itibaren okul yüzme alt yapısına seçilir. 2 sınıftan 4. sınıfa kadar teknik alt yapı çalışmaları eğitim hayatları ile birlikte yürütülür. Yıllar içinde antrenmanlar okul sonrası çalışmalar eklenerek devam eder. Bu sürede çocuklara ve velilere sunumlar ve eğitimler verilerek sporcu beslenme alışkanlıkları kazandırılır. Okul rehberlik servisi spor psikolojisi üzerine antrenman stresi yarış hazırlık vs. konularında atölye çalışmaları ve gerektiğinde bireysel çalışmalar ile çocuk pedagojik gelişimi konusunda alt yapıyı destekler. Tüm öğrencilerin bu süreçteki akademik kazanımları da takip edilir.
5. sınıf – 8. sınıf arası kademeli olarak kulübe geçiş dönemidir. Bu döneme gelmiş çocuklar okulla kulüp arasında ortak bir programla antrenmanlarını sürdürürler. Haftada birkaç gün antrenmanları kulüpte yapılır. Kulüp lisansı ile yarışmalara katılmaya başlarlar. Aynı zamanda okul sporlarının düzenlediği yarışlara da okul lisansları ile iştirak ederler. Bu dönemde sporcuların performans değerlendirmeleri başlar. Kulüpte, performans düzeyinde yetenekli olan çocukların kriterlere göre değerlendirilmeleri yapılır. Takım seçmeleri olur. Elit sporun en önemli maddesi olan seçicilik ilkesi ile değerlendirmeler başlar. Su topu, su balesi, açık su yüzme gibi spor dallarına geçişler olabilir. Performans olarak kulüp alt yapısında devam etmeyen çocuklar da okulumuzda yüzme derslerinde ve okul çıkışlarında yaşam için spor yapmaya devam ederler.
Okulda aileler ve çocuklar için beslenme, uyku, yaşam tarzı ile ilgili bilgilendirme toplantılarına devam edilir. Rutin sağlık tarama uygulamalarına başlanır. Rehberlik birimi pedagojik açıdan desteklerini arttırarak devam eder.
Okulumuzun yüzme koordinatörlüğü ile akademik kadrosu ortak çalışmalar ile çocukların eğitim hayatlarını kolaylaştırmak ve eksiklerini gidermek için yoğun bir şekilde çalışırlar. Antrenmanlar, kamplar ve yarışlar nedeni ile kaçırılan derslerin etütler, online eğitimler ve özel çalışmalarla telafisi sağlanır. Özellikle 8. sınıf lise giriş sınavı çalışmaları için çocuklara koşulsuz esneklik ve destek sağlanır.
Lise döneminde yüzme sporuna devam edecek çocukların çalışmaları tamamen kulübe devredilir. Bu dönemde ihtiyaç halinde yüzme bölümümüz sporcuya gereken tüm desteği vermek üzere çalışır.
Bu şekilde yürüttüğümüz çalışmalar sayesinde Özel Sezin Okulu ve Fenerbahçe Yüzme Şubesi olarak sporcularımız sayısız şampiyonluk, Türkiye Rekorları elde ettiler. Milli takıma çok sayıda sporcu kazandırıldı. Sporcularımız ülkemizi birçok uluslararası platformda başarı ile temsil ettiler. Eğitimleri ile paralel olarak yürüttükleri bu planlı organizasyon sayesinde lise ve üniversitede istedikleri seçimleri yapabilme olanakları oldu. Birçoğu yurt dışında yüzme dereceleri ve akademik başarıları sayesinde çok iyi okullara kabul edildiler.
Okulların çeşitli spor dallarında profesyonel kulüpler ile entegrasyonu sayesinde tüm branşlarda ve tüm yurtta çok başarılı sporcular yetiştirebileceğine inancımız kuvvetlidir. Sporda başarı ve ilerleme sistemli, planlı ve istikrarlı bir şekilde yürütülen uzun vadeli organizasyonlar ile sağlanabilir. Sporda başarı tesadüf değildir”